Türkmenistan
6 milyon civarındaki ülke nüfusunun % 85’ini oluşturan Türkmenlerin ardından Özbekler (%5) ve Ruslar (%4) diğer önemli topluluklardır. 488,100 km2 yüz ölçüme sahip olan Türkmenistan Cumhuriyeti’nin topraklarının % 80’lik kısmını Karakurum Çölü kaplamaktadır Türkmenistan, zengin gaz, petrol rezervleri ve küçük nüfusu ile İsviçre ile kıyaslanabilecek bir refah düzeyine erişme potansiyeline sahiptir. Bağımsızlık sonrasında Türkmen devleti millî kimlik oluşturma politikasını yürürlüğe koymuştur. Özellikle millî birliğin sağlanması ve uluslararası sisteme uyum amacı ile hızlı bir şekilde uygulamaya konulan bu politikaların temel hedefleri kabilelerin birliğinin sağlanması, Rus kültürel tesirinin kademeli olarak ortadan kaldırılması ve yeni kurulan devlete bir meşruiyet zemini temin etmekti. 1992 yılında Latin alfabesine geçme yönünde ilk kararı alan Türkmenistan’da 12 Nisan 1993’te yeni Türkmen alfabesi kabul edilmiştir. Latin kökenli 30 harften oluşan bu alfabenin kullanıma girmesi, kademeli olmuştur. Türkmenbaşı’nın yalnız Türkmenistan’a özgü bir alfabe konusundaki ısrarı, Türkmenistan’ın bağımsızlığını simgesel düzeyde tescil ettirmenin en çarpıcı örneklerinden birini oluşturmaktadır. Önceki dönemlerde Rusçanın yaygın kullanımı şimdilerde yerini Türkmence ve İngilizceye bırakmıştır. Bağımsızlığının ilk yıllarında yaşanan önemli bir gelişme, 12 Aralık 1995 tarihinde BM Genel Kurulunda alınan bir kararla Türkmenistan’a “Daimi Tarafsız Ülke” statüsünün tanınması olmuştur. Türkmenistan’da tarafsızlık, devletin en önemli ilkelerinden biri olarak kabul edilmekte, dış politika bu statü temelinde belirlenmektedir. Bu nedenle Türkmenistan, güvenlik ve askeri nitelikli ittifaklara katılmamakta, topraklarında yabancı askeri üsler kurulmasına veya topraklarının yabancı askeri güçler tarafından kullanılmasına izin vermemekte, tarafsızlık statüsünü zedeleyeceğini düşündüğü politikalardan kaçınmaktadır. Türkmenistan yöneticileri Türk dünyası kurumlarına aktif katıldığı takdirde, Rusya’nın muhtemelen de Çin ve İran’ın çeşitli siyasi ve ekonomik baskılarıyla yüz yüze kalacaklarını düşünmektedirler. Türk dünyası devletlerinin Türkmenistan bağlamında yapabilecekleri önemli adımlarından biri, bu ülkenin yer altı kaynaklarını dünya pazarlarına taşıma konusunda Rusya, Çin ve İran gibi devletlere olan bağımlılığını azaltarak, boru hatlarının Azerbaycan ve Türkiye üzerinden dünya pazarlarına çıkışını öngören projelere etkin katılımını sağlamaktır. Yani, Türkmenistan evvela ekonomik olarak Türk dünyası devletlerinden geçen boru hatları üzerinden kazanılmalıdır. Böyle bir durum Türkmenistan’ın bağımsızlığını ve egemenliğini daha fazla güçlendirecektir. Ancak bu hedefe ulaşıldıktan sonra adım adım Türkmenistan’ın Türk dünyasına yakınlaştırılması sağlanmalıdır.
1985’ten 2006 yılına kadar ülkeyi kendine has sistemle yöneten Saparmurat Niyazov’un ölümünün ardından yerine geçen Gurbangulu Berdimuhammedov döneminde de siyasal anlayışın çok değişmediği Türkmenistan’ın politik görünümünün üç cephesi bulunmaktadır. İçeride liderin kontrolüne sıkı sıkıya bağlı tek partili bir rejim, Abadancılık Programı ile çerçevesi çizilen bir kalkınma politikası ve küresel ve bölgesel aktörler karşısında daha rahat hareket edebilme beklentisinin belirleyici olduğu Daimi Tarafsızlık Statüsü. Çok partili siyasal sisteme geçiş yönünde bazı yasal düzenlemeler yapılsa da demokrasi halen emekleme dönemindedir. Türkmenistan doğalgazını daha çok İran, Rusya ve Çin’e satıyor. 24 trilyon metreküp doğalgaz rezervi bulunan Türkmenistan kendine yeni pazarlar aramakta olup Türkiye üzerinden Avrupa pazarına açılmak istemektedir. Hazar’ın statüsü Azerbaycan’la arasında sorun olsa da Hazar’ın altından çekilecek bir hatla Bakü-Ceyhan ve Tanap hattı ile bunun gerçekleşmesi mümkündür. Türkmenistan’ın Türkmenistan Afganistan Pakistan Hindistan Doğalgaz Boru Hattı projesi yapıldığında 33 milyar metreküp gaz ihracat edecek olması da ülke ekonomisini oldukça rahatlatacaktır. Türkmenistan, 12 bin dolarlık kişi başına düşen millî geliri ile Türk cumhuriyetleri arasında Kazakistan’dan sonra ikinci durumdadır
Ortak tarihi, dili, dini ve kültürü paylaşan iki kardeş ülke ve halk arasında, “Bir Millet, İki Devlet” temelinde dengeli, karşılıklı saygı ve işbirliğine dayalı özel ilişkiler bulunmaktadır. Türkmen tarafı, ilişkileri “kemik kardeşliği” olarak tarif etmektedir. İki ülke arasındaki işbirliği dış politika, ticaret ve ekonomi, kültür ve eğitim başta olmak üzere her alanda olumlu bir seyir izlemektedir.
Türkiye ve Türkmenistan arasındaki ekonomik ilişkiler de önem arz etmektedir. 2016 yılında Türkmenistan’a ihracatımız 125 milyon Dolar, ithalatımız ise 422 milyon Dolar olarak gerçekleşmiştir. Türk işadamları, bağımsızlığın kazanıldığı ilk günlerden bu yana, Türkmenistan’ın kalkınmasına katkı sağlamaktadır. Türkmenistan’da 600 civarında Türk firması kayıtlıdır. Türkmenistan, son yıllarda Türk müteahhitlik firmalarının Orta Asya’da en çok proje üstlendikleri ülke konumuna gelmiştir. Türkmenistan’ın bağımsızlığından itibaren firmalarımızca üstlenilen proje sayısı 1400’ün üzerinde olup, toplam proje bedeli 50 milyar Doları aşmıştır. Türk firmalarının inşaat sektörü haricinde yoğun faaliyet gösterdikleri bir başka alan da tekstil sektörüdür.
Yorum yazabilirsiniz